Prof. Dr. Mustafa İnan

50. Yıl Anma Töreni Konuşması, Hüseyin İnan

Sayın Rektör, Değerli İTÜ mensupları, Sevgili Öğrenciler, Saygıdeğer Misafirler…

Sayın rektörümüz Prof. Dr. Mehmet Karaca ve ekibinin düzenlediği bu anma töreni, şüphesiz çok etkin bir kadirşinaslık örneğidir.

Ama bundan öte böyle törenler aracılığı ile Mustafa İnan Hoca yarının bilim adamlarına, öğrencilerine sesleniyor ve onları ilim yolunda yüreklendiriyor diye düşünüyorum.

Oğuz Atay’ın "Bir Bilim Adamının Romanı Mustafa İnan" adlı kitabında ona atfettiği seslenişini hatırlayalım:

"Bilim uzun ve çetin bir yoldur çocuklar. Bilimi yarı yolda bırakmayın, olur mu çocuklar? Oppenheimer gibi hissediyorsanız, bırakın yüksek binaları başkası yapsın, büyük barajlarda başkası çalışsın. Bazılarına çok uzaklardan bile görünen yüksek yapılar kurmak çekici gelecektir. Bırakınız bu işleri öyleleri yapsın. Bazıları da insanları çalıştırmak, büyük teşebbüsleri idare etmek ihtirası ile yanarak kuvvetli olmak isteyeceklerdir. Bırakınız parayla da onlar uğraşsın. Sizin kuvvetli olmak gibi bir derdiniz yoksa, siz de Leonardo Da Vinci gibi 'Kuvvet nedir?' diye merak ediyorsanız, buyrun sizleri Mekanik kürsüsüne beklerim. Çünkü bazılarına göre 'Kuvvet' para ile organizasyonun çarpımına eşittir; bize göre de kuvvet, ivme ve kütleyi ilgilendiren bir büyüklüktür. Bu iki formülü birbirine karıştırmayın, kürsü ile ticarethaneyi birbirine karıştırmayın olur mu çocuklar?"

Farklı zamanlarda babamı anmak için bir araya geldiğimizde, halen de etkisinde kaldığım şu gözlemimi dile getiririm.

Babam 56 yıllık kısa yaşamında birbirinden farklı çok sayıda kişiye ulaşabilmiş ve onlara anlayacakları ve takdir edecekleri mesajlar iletmiş.

Hocalık yaşamını düşünürsek İstanbul Teknik Üniversitesindeki hizmeti toplam 25 yıl. Bugün ölümünden 50 yıl sonra, hala büyük kadirşinaslıkla ve coşku ile anılıyorsa, bu çevresindekileri etkilemede az sürede ne kadar başarılı olduğunun kanıtıdır.

Pekiyi onun sürekli olarak anılmasını sağlayan neden ne olabilirdi? Sorumun cevabını yine onun söylevlerinde buldum.

Kendisi 1957-59 yıllarında İTÜ rektörü iken her öğretim yılı açılışında bir konuşma yaparmış.

Bu konuşmalarında bir önceki yıla ait bilgiler verir, yeni projeleri tanıtır ve mezunlar ile yeni öğrencilere seslenirmiş. Bakınız 1957-58 öğrenim yılı açılışında ne demiş:

"Merkez Kütüphanemiz gerek sahip olduğu cilt sayısı ve gerekse sıkışıp kaldığı yer bakımından, ihtiyaca cevap vermekten çok uzaktır. Bütçemizin imkan verdiği oranda yurdumuz için tüm teknik literatürü kapsayacak şekilde ve herkesin kullanımına kolayca olanak sağlayacak modern Merkez Kütüphanesinin kurulması bizim için bir amaçtır."

Onun özlemini çektiği merkez kütüphanesi bugün onun adını taşıyor. "İTÜ Mustafa İnan Kütüphanesi" modern binasına 2008 de kavuştu ve halen genişletilmesi için yoğun çalışmalar devam ediyor.

1958-59 öğrenim yılı açılışında ise bugün dahi güncel olan şu konulara değinmiş:

"Baş döndürücü hızla gelişen teknik, tabidir ki, toplum için çeşitli problemleri de beraberinde getirmektedir. İnsanlık için olağanüstü önemi olan bu problemlerin çözümünü yine teknik elemanlardan beklemekteyiz. Bu sebeple, bugünün mühendisine, her zamankinden fazla, sosyal sorumluluk düşmektedir. Mühendisleri yetiştirirken bu hususu gözden uzak tutmamaktayız ve onları teknik ilimlerin sıkı ve köşeli çerçevesi içinde bırakmayıp, ayrıca hümanisttik bilgilerle de donatmak amacındayız.

Sevgili Öğrencilerim,

Büyük kararlılıkla devam ettiğiniz mesleki eğitim hayatınız için birkaç noktaya dikkatinizi çekmek isterim. Önce tekniğin hızla gelişmesi dolayısı ile, onu, ilerde Üniversite dışında da izleyebilmek için şimdiden kuvvetli bir temele sahip olmak gerekmektedir.

İkinci olarak mühendislik eğitiminin zeka ve kişisel beceriden çok, düzgün ve sürekli çalışmayı gerektiren bir eğitim sistemi olduğunu belirtmek isterim ve nihayet tabiatı sevmenizi onun değişmez kanunlarına akıl erdirmenizi önereceğim. Ancak bu sayede araştırma beceriniz gelişecektir. Milletimizi ve yurdumuzu uygar ve varlıklı bir düzeye çıkaracak eserlerin yapılmasında, bilgi ve görgünün yanında sağlam bir kişiliğin, kuvvetli bir iradenin ve geniş özverinin de rolü mühimdir.

Yarının Mühendis ve Mimarları, saydığım niteliklere sahip meslek adamı olarak yetişmeniz için sizlere büyük ümitler bağlamış bulunuyoruz; hepinize eğitim hayatınızda başarılar dilerim."


Bu konuşmaları bugün değerlendirdiğimizde onun 60 sene önce:

Sürekli gelişime, üniversite eğitiminden sonra da ayak uydurulması gereğinden
Mühendislerin sosyal sorumluluklarından,
Mühendislik eğitiminde hümanist bir boyutun gerekliliğinden,
Mühendislerin tabiatı severek çevreci olmalarından,
Mesleklerinde sağlam bir kişilik, irade ve özveri göstermelerinden
bahsederek, ne kadar ileri görüşlü olduğunu ortaya koymuştur.

Vefatından sonra da kendisine Tübitak tarafından 1971 yılı Bilim Hizmet ödülü : "Eşsiz hocalığı ve çok sayıda genç bilim adamı yetiştirmek sureti ile modern anlamda bir ekol kurmuş olduğu", gerekçesi ile verilmişti.

Yukardaki konular hakkındaki ileri görüşü ve hocalığın adeta felsefesini yaparak "ekol" kurmuş olması nedeni ile kendisini hala coşku ile anıyoruz ve de anmakta devam edeceğiz.

Sözlerimi bitirmeden, kısaca onun kitapları ile ilgili güncel bilgiler vereyim:

- 1967 yılında vefatından kısa süre önce yayınladığı "Cisimlerin Mukavemeti" adlı eserinin bugünlerde 10. Baskısı hazırlanıyor. Şu anda prova baskı aşamasında. Yıllar önce kitabın yayın haklarını İTÜ vakfına bağışladık ve geliri ile bir İTÜ öğrencisine "Mustafa İnan" bursu verilmektedir.

- Kendisi bu kitabının İngilizceye çevrilmesini çok arzu etmiş idi. Yıllar sonra bu arzusunu, rastlantıya bakınız, onun İTÜ den 1951 mezunu eski bir öğrencisi olan ABD Southern Illinois University Emeritus Profesörlerinden Sedat Sami bey yerine getirdi. Bu tercümenin son düzeltmeleri yapılıyor ve pek yakında İTÜ Vakfı tarafından yayınlanacak.

- Mustafa İnan’ının öğrencisi merhum Oğuz Atay’ın "Bir Bilim Adamının Romanı Mustafa İnan" adlı eserinin halen 51. Baskısı raflarda. Aynı zamanda kitap "Der Mathematiker" adı ile Almanca olarak 2008 de yayınlandı. Ben de bu eserin İngilizce’ye ve İspanyolca‘ya çevrilmesini sağladım, şu an yayınlatma aşamasındayız.

Bugün vefatından 50 yıl sonra bile fikirleri hala güncel olan Prof. Mustafa İnan’ı anmamıza ve onu aramızda hissetmemize olanak tanıyan bu törenin gerçekleştirilmesine emeği geçenlere Sayın Rektörün şahsında teşekkür ederim.